Kalbini de yanında götürmelisin seyahatlerinde

Sadece fotoğraf makineni değil, kalbini ve ruhunu da yanında götürebilmelisin seyahatlerinde. Ancak o zaman hissedebilirsin gördüklerini…

Eğer fotoğrafçılık ile ilgileniyorsanız, bir yerden bir yere seyahat etmek veya turistlik amaçla gitmek, tek başına sizi asla mutlu etmeyecektir. Artık seyahat etmek kadar gördüklerinizi, hissettiklerinizi paylaşmak da önem kazanmış durumda. Hele ki benim gibi belgesel tadında hikayeler peşindeyseniz, fotoğraf makinenizin yanında ruhunuzu ve kalbinize götürebilmelisiniz seyahatlerinize…

Seyahatleriniz sırasında görüp duyduklarınızı, yaşadıklarınızı paylaşmak ise amacınız ve anlatım dili olarak fotoğrafı tercih etmişseniz, fotoğrafın diğer dallarında olduğundan daha fazla birikime, yaşanmışlıklara, bir tarza ve kültüre ihtiyacınız olacak demektir. Çünkü görüp fotoğrafını çekip, kendinizden bir şeyler katabileceğiniz o kadar çok konu, hayat ve farklı kültürler var ki. Özellikle de Anadolu’da…

Hizan’ın bir köyünde yaşayan bu kızımıza fotoğraf çekme heyecanı ile “Burda dur, şuraya bak, bozma” dediğim halde tepki vermeyince, bu durumu Türkçe bilmediğine yormuştum. Ama nedense bir teyze kızın duyamadığını ve konuşamadığını söyleyince içimden bir parça koptuğunu hissettim. Bu fotoğrafta pencereden içeri giren rüzgara tepki veren kızı görüyorsunuz. Tek hissedebildiği rüzgarın serinliği ve getirdikleri çünkü…

 

 

 

Ali Osman amca 74 yaşında. Artık yaşlılıktan neredeyse 90 derece açı ile yürüyen ve kulakları çok zor duyan eşi ile birlikte, biber kurutarak geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar. Her ne kadar dışarıdan biraz aksi bir adam gibi görünse de, aslında pırlanta gibi kalbi olan, genç bir delikanlı…

 

 

Mardin’in dar sokaklarında yük taşımacılığı için halen atlar ve katırlar kullanılıyor. Fotoğrafını çektiğim bu abimiz de, katırı ile bir yerlere yük götürüp geri dönerken, eski bir abbaranın altından geçtiği sırada çekmiştim bu fotoğrafı…

 

 

 

Konya’da bulunan eski bir hamamda, Sema eden bu semazen fotoğrafı aslında bir kurgu. Kurgu olmasına rağmen Anadolu’nun kültürünü ve hoş görüşünü yansıttığını düşündüğümden dolayı, sevdiğim fotoğraflarımdan birisidir bu fotoğraf.

 

 

Kayseri Hürmetçi Sazlığında, yağmurdan hemen sonra oluşan göletten karşıya dörtnala geçen yılkı atları sürüsünün, gürültüsü ve meydana getirdikleri yer sarsıntısı halen aklımdadır.

 

 

Fotoğrafını çektiği kişi ile konuşacak ilk önce. Bir bardak çayını içip, bir dal sigara ikram edecek…Bir dostu, bir arkadaşı ile konuşur gibi konuşacak ilk önce.Aslında  bu sanıldığı kadar da zor bir konu değil. İnanın bazen tek bir cümle bile karşınızdaki insanın buzlarını kırmanıza yardım edebiliyor.

Mesela, yaşı kaç olursa olsun fotoğrafını çektiğiniz bir kadına, ona ne kadar güzel olduğunu söyleyin, değişime inanamayacaksınız. Bazıları aşklarını anlattı, bazıları şehre göçen evlatlarını…Kocasından benim yanımda dert yanan anaları mı dinlemedim, yaptığı aşureyi ikram eden teyzeleri mi görmedim…

Gaziantep’in Nizip ilçesinde bulunan, bölgenin en büyük bulgur fabrikalarından birisinin avlusu burası. Traktörü kullanan abimiz bulgurları kurutma işlemi yapıyor.

 

 

Kula’nın adını hatırlayamadığım bir köyü burası. Sabahın çok erken saatlerinde kendisi gibi yaşlı işi ile yaşayan teyzemiz, saat çok erken olmasına rağmen bizi evine davet edip, elleri ile yaptığı aşureden ikram etmişti. Allah razı olsun…

 

 

Mangal yakmakta kullandığımız odun kömürleri işte böyle yapılıyor. Üst üste yığdıkları odunların üzerlerini toprak ile kapatıp, içten içten yakıp kömür haline getiriyorlar. Çıkan bu duman o yanmanın oluşturduğu is bulutu…

 

 

Bu kızımız Gaziantep’de biber ve patlıcan kurutarak geçimini sağlayan ailesine, okuldan kalan zamanlarda yardımcı oluyor. Fotoğrafını çektikten hemen sonra koşarak işinin başına dönmüştü…

 

 

Bursa’nın dağ köylerinden birisinde, gün doğduktan hemen sonra sürüsünü köyün hemen yakınında bulunan göle götürmeye çalışırken rastladım bu koyun çabanına…

 

 

Bir arkadaşı ile birlikte tüm gün motorları ile dağ bayır dolaştıktan sonra, hemen köylerinin yanındaki boş alanda motorlarını sıra ile kendi etrafında döndürüp eğlenirlerken denk geldim onlara. “abi hevesin varsa al bir tur at” teklifini “ben anlamam motordan ama istersen sen dön ben çekeyim” diyerek çektim bu fotoğrafı

 

 

Elif Anne Karacasu’ya bağlı Alemler Köyün’de yaşıyor. Köyün hemen girişinde bulunan evinin 2. katında dinlenirken denk geldik ona…”Gelin oğul, kapım herkese açıktır benim” deyip, bizleri davet ettikten sonra içeri girip çekmiştim bu fotoğrafı

 

 

Konuya bu yönden bakınca fotoğraf çekmek amaç değil sonuç olmaya başlıyor bir anda. Fotoğrafın iyi veya kötü olması değil, fotoğrafı çekene kadar geçen süre boyunca neleri paylaştığınız daha özel ve unutulmaz olabiliyor çoğu zaman…İşte o anlarda da kişinin teni ile gömleği arasına girebilmeyi başarabiliyorsanız, portre fotoğrafçılığını siz de sevmeye başladınız demektir.

Geri

This is a unique website which will require a more modern browser to work!

Please upgrade today!

Paylaş